12 Ekim 2014 Pazar

Giriş

İnsanlara bir rahmet ve hidayet rehberi olarak indirilen Kuran'da Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in yaşadıklarından, inkar edenlere yönelik tebliğinden ve Allah'ın dinini yaymak için yaptığı büyük mücadeleden çok önemli hikmetler aktarılır. Aynı şekilde Peygamberimiz (sav)'den önce yaşamış olan Hz. Musa, Hz. Yusuf, Hz. İsa, Hz. Yunus, Hz Lut, Hz. Nuh, Hz. Şuayb ve Hz. Salih gibi birçok elçinin hayatları hakkında da önemli bilgiler verilir. Onlar da, Peygamberimiz (sav) gibi, insanları Allah'a iman etmeye davet edip ahiret gününe karşı uyarmakla, güzel ahlakın toplum içinde benimsenmesi amacıyla hak dinin tebliğini yapmakla sorumlu kılınmışlardır.
Ayetlerde elçilerin güzel ahlakları, samimi duaları, zorluklar karşısındaki tavırları ve ihlaslı çabaları tüm insanlara bir öğüt ve hatırlatma olarak tarif edilir. Ve Allah insanlara, bu kutlu elçilerin gösterdikleri yola uymalarını, onlara itaat etmelerini öğütler. Bu hidayet önderlerinin yolunda ilerleyen, sakınan ve davranışlarını düzeltenlerin, dünya ve ahiret hayatları boyunca bir korku ya da üzüntü yaşamayacaklarını müjdeler. (Araf Suresi, 35) Elçilerin gönderilme amaçları Nisa Suresi'nde şu şekilde bildirilir:
Biz elçilerden hiç kimseyi ancak Allah'ın izniyle kendisine itaat edilmesinden başka bir şeyle göndermedik... (Nisa Suresi, 64)
İşte Kuran'da bu değerli ve kutlu insanlar arasında adı geçen peygamberlerden biri de Hz. Süleyman'dır. Hz. Süleyman Hz. Nuh'un soyundan gelen, kendisine    Allah katından hidayet ve yüksek ilim verilen bir peygamberdir. Kuran'da Hz. Süleyman ile ilgili olarak şöyle buyurulmaktadır:
… Bundan önce de Nuh'u ve onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u hidayete ulaştırdık. Biz, iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz. (En'am Suresi, 84)

Qur'an
Allah Hz. Süleyman (as)'ı İsrailoğulları'na bir uyarıcı ve korkutucu olarak göndermiştir. Ve o, Allah katından vahiy alan peygamberlerden biridir:
Nuh'a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik. Davud'a da Zebur verdik. (Nisa Suresi, 163)
Kitabın ilerleyen bölümlerinde detaylı olarak göreceğimiz gibi, Allah Hz. Süleyman (as)'a büyük bir saltanat, eşsiz bir zenginlik, cinler ve kuşlarla desteklenmiş çok güçlü ordular ve üstün ilimler lütfetmiştir. Yaşadığı topraklarda hayatı boyunca adaletle hükmetmiş, yüksek yöneticilik ve hakimlik vasfı ile farklı toplulukları hizmetinde toplamıştır. Ancak kainattaki tüm ilimlerin, mülkün ve hükmün gerçek sahibinin alemlerin Rabbi olan Allah olduğunu her zaman bilerek, her işinde Allah'a yönelmiş (Sad Suresi, 30), O'na karşı olan boyun eğici ve teslimiyetli tavrını hayatı boyunca muhafaza etmiştir.
nehir manzarası
"Biz Davud'a Süleyman'ı armağan ettik. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, (daima Allah'a) yönelip-dönen biriydi." (Sad Suresi, 30)
Bu kitabı yazmaktaki amacımız da, Allah'ın, birçok yönden insanlara üstün kıldığı Hz. Süleyman (as)'ı Kuran'da tarif edilen özellikleriyle insanlara tanıtmak, Rabbimizin bu seçkin kulunun örnek ahlakı üzerinde derin derin düşünmektir. Hz. Süleyman'dan bahseden ayetler öğüt almak amacıyla incelendiğinde, her birinin günümüze de ışık tutan pek çok önemli öğüt ve dersler taşıdığı görülecektir.
Bu kitabın yazılmasındaki bir diğer amaç ise, söz konusu kıssanın birçok yönüyle ahir zamana bakıyor olmasıdır. Bilindiği gibi ahir zaman, kıyamete yakın bir vakitte Kuran ahlakının tüm dünya üzerinde hakim olacağı ve insanlar arasında yaygın olarak yaşanacağı bir dönemdir. Geçmiş dönemlerde yaşanan ahlaksızlıklar, baskılar, zulümler, adaletsizlikler ve dejenerasyon bu kutlu dönemde ortadan kalkacak, her türlü sıkıntının yerini bereket, bolluk, zenginlik, güzellik, barış ve huzur alacaktır. Teknolojide çok büyük gelişmeler yaşanacak ve bunlar tüm insanların hayrı ve rahatlığı için kullanılacaktır.
Peygamber Efendimizden nakledilen hadislerde ahir zamanın pek çok özelliği tarif edilmektedir. Bu dönemde, Allah, Hadi (hidayet veren) sıfatını taşıyan bir şahsı (Hz. Mehdi) vesile edecek, inkarcı felsefe ve ideolojileri ortadan kaldıracak ve dünyanın dört bir yanında devam eden zulüm ve kargaşayı sona erdirecektir. Hz. Mehdi'nin en önemli görevi, dinin Peygamberimiz (sav) dönemindeki şekliyle yaşanmasını sağlamak, Kuran ahlakını insanlar arasında hakim kılmak, tüm dünyada huzuru ve barışı tesis etmektir. Peygamber Efendimiz (sav)'in aşağıdaki hadisinde ise Hz. Mehdi'nin Hz. Süleyman ve Hz. Zülkarneyn ile ortak bir özelliğine dikkat çekilmektedir:
Mehdi tıpkı Zülkarneyn ve Süleyman gibi dünyaya hükmedecektir.  (El Kavlul Muhtasar Fi Alamatil Mehdiy-il Muntazar, s. 29)
Yukarıdaki hadiste, Hz. Süleyman ve Hz. Zülkarneyn dönemlerinde yaşanan yeryüzü hakimiyetiyle, Hz. Mehdi döneminde yaşanacak olan hakimiyetin birbiriyle çok benzeyeceğine dikkat çekilmektedir. İşte bu nedenle Hz. Süleyman ve Hz. Zülkarneyn dönemini anlatan ayetler bu bakış açısıyla incelendiğinde, her birinin ahir zamana ve Altınçağ'a yönelik çok önemli işaretler içerdikleri görülür. (Hz. Zülkarneyn dönemi ile ahir zaman bağlantısını Kehf Suresi'nden Ahir Zamana İşaretler isimli kitabımızda okuyabilirsiniz.) Nitekim ahir zamanda bilim ve teknoloji alanında yaşanacak olan gelişmeler, ekonomik ve sosyal hayattaki ilerlemeler Hz. Süleyman kıssasındaki pek çok açıklamayla çok büyük benzerlikler taşımaktadır. Ayetlerdeki bu anlatımlar iman edenlerin dünya üzerinde gelişen olayları daha geniş bir perspektiften değerlendirmelerine vesile olan, ufuklarını açan, çok hikmetli açıklamalardır. Bu kitabın bir amacı da tüm insanları ahir zamanın bu müjdesi üzerinde düşünmeye ve bunun şevk ve heyecanını birbirleriyle paylaşmaya teşvik etmektir. 

Hz. Süleyman (as)

Andolsun, Biz Davud’a ve Süleyman’a bir ilim verdik: “Bizi inanmış kullarından birçoğuna göre üstün kılan Allah’a hamdolsun.” dediler. Süleyman, Davud’a mirasçı oldu... (Neml Suresi, 15-16)
Hz. Süleyman (as), Allah'ın Kendi katından mülk ve hikmetle desteklediği (Bakara Suresi, 251), bir fazl verdiği (Sebe Suresi, 10) ve Zebur'u vahyettiği, üstün ilim sahibi kulu Hz. Davud'un oğludur. Allah Sad Suresi'nde "Biz Davud'a Süleyman'ı armağan ettik..." (Sad Suresi, 30) şeklinde buyurmaktadır.
... Biz, dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Şüphesiz senin Rabbin, hüküm ve hikmet sahibidir, bilendir. Ve ona (İbrahime) İshak’ı ve Yakub’u armağan ettik, hepsini hidayete eriştirdik; bundan önce de Nuh’u ve onun soyundan Davud’u, Süleyman’ı, Eyyub’u, Yusuf’u, Musa’yı ve Harun’u hidayete ulaştırdık. Biz, iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz. Zekeriya’yı, Yahya’yı, İsa’yı ve İlyas’ı da (hidayete eriştirdik.) Onların hepsi salihlerdendir. İsmail’i, Elyasa’yı, Yunus’u ve Lut’u da (hidayete eriştirdik). Onların hepsini alemlere üstün kıldık. Babalarından, soylarından ve kardeşlerinden, kimini (bunlara kattık); onları da seçtik ve dosdoğru yola yöneltip-ilettik. (Enam Suresi, 83-87)
Allah, Hz. Süleyman (as)'ı -aynı Hz. Davud gibi- İsrailoğulları'na peygamber olarak göndermiştir. Onu hidayete ulaştırmış, salih kullarından biri olarak saymış ve  diğer peygamberler gibi alemlere üstün kılmıştır. Ayetin devamında ise Allah iman edenlere şu şekilde öğütte bulunmuştur:
İşte Allah'ın hidayet verdikleri bunlardır; öyleyse sen de onların bu hidayetlerine uy. De ki: "Ben bunun için sizden bir ücret istemiyorum. O (Kur'an), alemlere bir 'öğüt ve hatırlatmadan' başkası değildir." (Enam Suresi, 90)
Hz. Süleyman da diğer peygamberler gibi insanları, Allah'a iman etmeye, şirk koştukları ilahlarından uzaklaşmaya, Allah'ın emir ve tavsiyelerine uymaya davet etmiştir.

Hz. Süleyman (as)'a Verilen Üstün İlim ve Nimetler

(Süleyman dedi ki:) Rabbim, beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir mülkü bana armağan et. Şüphesiz Sen, karşılıksız armağan edensin. (Sad Suresi, 35)

Yukarıdaki ayette haber verilen Hz. Süleyman (as)'ın duasına Allah icabet etmiş ve onu Kendi katından çok büyük nimetlerle ve üstün ilimlerle desteklemiş,  ona hiç kimsenin ulaşamayacağı bir mülk, görkemli bir saltanat, eşi ve benzeri bulunmayan bir hakimiyet vermiştir. Hz. Süleyman (as)'ın hayatından bazı bölümlerin aktarıldığı ayetlerde bu zenginlikten, güç ve iktidardan, sahip olduğu ilimleri kullanış şeklinden pek çok detay verilir.

Hz. Süleyman (as)'a Hüküm Verme Yetkisi Verilmiştir

Biz bunu (hükmü) Süleyman’a kavrattık, her birine hüküm ve ilim verdik.
(Enbiya Suresi, 79)

Peygamberlerin hayatlarını incelediğimizde verdikleri kararlarda, çeşitli uygulamalarında, konuşmalarında Allah'ın kendilerine lütfettiği üstün bir ilmin getirdiği akıl ve hikmet açıkça ortaya çıkmaktadır. Hz. Süleyman da kendisine hüküm ve ilim verilmiş bir peygamberdir. O yaşadığı süre boyunca aynı babası Hz. Davud gibi "hak ile hükmetmiş" (Sad Suresi, 26),  kendisine gelen her türlü anlaşmazlığı en adil şekilde çözüme kavuşturmuştur.

Davud ve Süleyman da; hani kavmin hayvanlarının içine girip yayıldığı ekin-tarlaları konusunda hüküm yürütüyorlardı. Biz onların hükmüne şahidler idik. (Enbiya Suresi, 78)

Adalet sisteminin başarıyla yürütülmesi için herşeyden önce adil yöneticilere,  adaletle hükmeden iman sahibi insanlara ihtiyaç vardır. Hz. Süleyman (as)'ın dönemi de, Allah'ın "Her ümmetin bir resulü vardır. Onlara resulleri geldiği zaman, aralarında adaletle hüküm verilir ve onlar zulme uğratılmazlar." (Yunus Suresi, 47) ayetiyle bildirdiği gibi, bu adalet anlayışının gerçek anlamda yaşandığı bir dönemdir. Ayetlerden Hz. Süleyman (as)'ın döneminde adil bir yargılama sistemi olduğu anlaşılmaktadır. Davalara bakan ve adaletle hüküm veren kişiler Hz. Süleyman ve Hz. Davud'dur.
sheeps
Hüdhüd adlı kuşun gerekli bir zamanda ortadan kaybolması üzerine Hz. Süleyman (as)'ın söylediği söz, bu konuda dikkat çekicidir:
Ve kuşları denetledikten sonra dedi ki: “Hüdhüd’ü neden göremiyorum, yoksa kaybolanlardan mı oldu? Onu gerçekten şiddetli bir azabla azablandıracağım ya da onu boğazlayacağım veya o, bana apaçık olan bir delil getirmelidir.”  (Neml Suresi, 20-21)
Hz. Süleyman (as)'ın adil tavrının bir örneği Hüdhüd'ün kaybolmasının ardından gösterdiği tutumdur. Hz. Süleyman (as), önce Hüdhüd'ün kendisini savunmasına fırsat vermiş, onu dikkatle dinlemiş, ani bir kararla cezalandırmamıştır. Onun açık bir delil getirmesini beklemiştir.
orman manzarası

 Hz. Süleyman (as)'a Kuşların Konuşma Dili Öğretilmiştir







Hz. Süleyman (as)'a Kuşların Konuşma Dili Öğretilmiştir

Allah Hz. Süleyman (as)'a kuşların konuşma dilini öğretmiş ve bu üstün ilim sayesinde ordusunda kuşlardan oluşan bir bölük kurmasını sağlamıştır. Hz. Süleyman bu vesileyle kuşlarla bağlantı kurmuş, onlara dilediği şekilde hükmedebilmiştir. Bu durum tümüyle Allah'ın Hz. Süleyman (as)'a olan rahmetinin bir sonucudur. Bunun farkında olan Süleyman Peygamber, halkına yaptığı açıklamada bu ilmi kendisine    Allah'ın öğrettiğini özellikle belirtmiştir. Bu ilmin kendisine ait bir özellik olmadığını ve insanın sadece Allah'ın öğretmesiyle böyle bir ilme sahip olabileceğini vurgulamıştır. Böylece Allah'a karşı olan teslimiyetini ve muhtaçlığını açıkça ifade etmiştir:
... Ey insanlar, bize kuşların konuşma-dili öğretildi ve bize herşeyden (bol bir nimet) verildi. Gerçekten bu, apaçık bir üstünlüktür. (Neml Suresi, 16)en 
Hz. Süleyman kıssasındaki bu bilgiden, bazı önemli sonuçlar çıkmaktadır:
Kuşların, diğer insanların duyamadığı özel bir dalga boyunda, kendilerine has bir konuşmaları vardır. Hz. Süleyman (as)'a bu özel frekanstaki konuşmayı anlayabilecek bir ilim verilmiştir. Bu, teknolojik bir imkanla da olmuş olabilir.
Süleyman Peygamber, kuşların bu farklı frekanslardaki sesli iletişimini anlaması sayesinde onlara çeşitli emirler vermiş, kuşlar da onun bu emirlerini yerine getirmiş olabilirler. (En doğrusunu Allah bilir.)

Kuşların ses telleri yoktur. Ses üretmek için bir kuşun ses kutusu boyunca titreşimler gönderilir. Bu ses kutusuna ne kadar çok kas bağlıysa, o kadar çok ses çıkarabilir. Örneğin bülbüllerin çok fazla kası vardır ve birçok farklı ses çıkarabilirler.1
Özellikle ormanlar, otlaklar ve bataklıklar gibi, bitkilerin, görüşe engel olduğu yerlerde iletişim kuşlar için çok önemli olmaktadır. Kuşlar, şarkı söylemek, çığlık atmak, hafifçe vurmak ve davul sesi çıkartmak gibi yöntemlerle iletişim kurarlar. Her türün kendine özgü şarkısı ya da şarkıları vardır. Hatta bazı kuşların bir düzineden fazla ıslığı ve şarkısı vardır. Bazı kuşlar da diğer türlerin şarkılarını ya da insanları taklit edebilirler.2
Hz. Süleyman (as) kuşları kimi zaman haber taşımada, kimi zaman da istihbarat toplamada kullanmış ve bu şekilde çok önemli sonuçlar elde etmiştir. Bu ilim, onun diğer ülkelerle iletişimini kolaylaştırmış, çok zor ulaşılabilecek bölgelere rahatlıkla ulaşmasına imkan vermiştir. (En doğrusunu Allah bilir)
nehir manzarası
... Ve daha sizlerin bilmediğiniz neleri yaratmak-
tadır? (Nahl Suresi, 8)
Hafız Osman, Sülüs Nesih Kıt'a, 17. yy. "Semanın Rabbine tevekkül ettik, kazanın sebeplerine teslim olduk" yazılı.
Bu ayetle, ahir zamanda benzeri kullanılacak olan üstün bir teknolojinin varlığına dikkat çekiliyor olabilir. Bu kıssada geçen kuşlarla, bildiğimiz kuşlara değil, bugün kullanılmakta olan pilotsuz uçaklara da işaret ediliyor olması muhtemeldir.
Bunların dışında, Hz. Süleyman (as) diğer ülkeler ve düşmanları hakkında istihbarat elde etmek için kuşlara verici yerleştirmiş, bu şekilde hem görüntü hem de ses kaydı elde etmiş, elde ettiği kayıtları ülkesinin yönetiminde çeşitli şekillerde kullanmış olabilir.
Hz. Süleyman (as)'ın cinler ve şeytanlar üzerinde büyük bir hakimiyeti olduğu bilinmektedir. Allah Sebe Suresi'nin 12. ayetinde "... Onun eli altında Rabbinin izniyle iş gören bir kısım cinler vardı..." şeklinde bildirmektedir. Enbiya Suresi'nin 82. ayetinde ise "... Onun için denizde dalgıçlık yapan ve bundan başka iş(ler) de gören şeytanlardan kimseleri de (emrine verdik)..." diye buyurulmaktadır. Bu yönüyle düşünüldüğünde kuşlardan kasıt, kuş görünümündeki cinlerden meydana gelen bir ordu olabilir.
Ayrıca bir başka ihtimal de, ayette söz edilen kuşların, cinler vasıtasıyla yönlendiriliyor olmasıdır. Ve Süleyman Peygamber de cinler vasıtasıyla kuşlara istediği tüm işleri yaptırmış olabilir.
Kuran, Allah'ın kıyamete kadar tüm insanlar için geçerli kıldığı kitabıdır. Dolayısıyla Hz. Süleyman kıssasında anlatılan olayların benzerleri ahir zamanda da yaşanacak olabilir. Bu ayetler, Allah'ın cinleri ve şeytanları ahir zamanda da insanların hizmetine vereceğine işaret olabilir. Yine bu kıssada işari manada dikkat çekilen yüksek teknolojiden, ahir zamandaki insanların çok yoğun olarak istifade edeceğine dikkat çekiliyor olabilir. (En doğrusunu Allah bilir.)

PİLOTSUZ UÇAK TEKNOLOJİSİ
Pilotsuz uçak teknolojisinde her geçen gün çok büyük gelişmeler yaşanmaktadır. Ülkemizde İHA (İnsansız Hava Taşıtları) ismiyle anılan bu yeni teknoloji her ülkenin savunma projelerinde ön sıralarda yer almaktadır. Amerikan Hava Kuvvetleri bu yönde iki önemli program yürütmektedir. UAV (Unmanned Aerial Vehicle - İnsansız Hava Taşıtları) ve UCAV (Uninhabited Combat Air Vehicle - İnsansız Savaş Hava Taşıtları) isimleriyle anılan bu iki program yakın gelecekte pilotsuz uçakların daha çok önem kazanacağını ortaya koymaktadır. Bu yeni teknolojiyi "yeni bir çağ" olarak tanımlayan Amerikan Hava Kuvvetleri yetkilileri, söz konusu teknolojinin pilotlu uçaklara göre çok büyük avantajları olduğunu söylemektedirler. Hem yerden kumanda edilen, hem de daha önceden programlanılarak kullanılabilen bu araçların bazı avantajları şunlar:
• İnsan hayatı riske atılmıyor. Herhangi bir kayıp verilmeden istihbarat elde etmek ve savaşmak mümkün oluyor.
• Pilotsuz uçaklar daha küçük boyutlarda olduğu için yapım maliyeti daha az oluyor.
• Boyutları ve sahip oldukları teknoloji nedeniyle düşman radarları tarafından tespit edilebilme ihtimalleri daha az oluyor. Örneğin NASA'da yürütülen X-36 programı, 5-6 metre uzunluğunda ve yaklaşık 600 kilogram ağırlığında uçaklar üretmeyi hedefliyor. Bu uçaklar kumanda merkezinde simülatörle çalışan bir pilotla yönetiliyor. Saldırılara karşı izlenecek yöntem de araçtaki kameralardan ulaşan görüntülere göre yerdeki pilot tarafından yönlendiriliyor.
• Boyutları ve pilotsuz olmaları nedeniyle yüksek manevra kabiliyetine sahipler.
• Sahip oldukları renkli ve enfraruj kameralar sayesinde en ulaşılamayacak bölgelerde dahi istihbarata yönelik kayıt yapabiliyorlar. Bu kayıt uydu aracılığıyla anında kumanda merkezine ulaşabiliyor.
• Yapılan araştırmalara göre pilotlu bir uçakta uçuş saatlerinin yüzde 80'i pilotun eğitimi için geçip, yüzde 20'si görev amaçlı olurken, insansız uçaklar yüzde yüz görev amaçlı kullanılıyor. Bu hem zaman hem de maddi açıdan büyük bir avantaj sağlıyor.
Bu avantajlar uçaksız pilotların tercih edilmesinin ilk anda akla gelen bazı nedenleridir. Yukarıda isimlerini saydığımız projelerin hepsi günümüzde tam olarak hayata geçirilmemiştir. Ancak yakın gelecekte uçak teknolojisinde önemli bir yere sahip olacaklarına kesin gözüyle bakılmaktadır.3

KUŞLARIN KENDİ ARALARINDAKİ İLETİŞİM DİLİ
Kuşların kendi aralarında özel bir iletişim dili vardır ve bunun için seslerini çok ustaca kullanırlar. Kuşlar, belirli ses frekanslarını kullanarak iletişim kurarlar. Bizim duymadığımız ses dalgalarında anlaştıkları için biz bunları kavrayamayız. Kuşlar, yavrularını, anne babalarını, eşlerini bu seslerle tanır, sürülerinin toparlanmasını sağlar, tehlikelerden birbirlerini haberdar ederler. İletişim frekanslarını değiştirebilir, çok hızlı bilgi taşıyabilirler.4
Ultrasonik ve transonik olarak adlandırılan sesler insan işitmesinin normal sınırlarının üzerinde olan ses dalgalarıdır. Birçok kuş, böcek veya kemirgen, yarasa, köpek, kedi, rakun gibi memeli bu yüksek frekansları duyar ve bunlarla iletişim kurar. Ama insanlar bu sesleri duyamaz ve bu yüzden söz konusu canlılar arasındaki iletişimi de algılayamazlar. Ancak ayetlerde gördüğümüz gibi Allah, Hz. Süleyman'a bu sesleri algılayabilecek bir ilim ve teknoloji vermiş olabilir.5
nehir manzarası
İSTİHBARAT CİHAZLARININ KULLANIMI
Günümüzde mikro kameralar sayesinde istihbarat amaçlı görüntüleme son derece kolaylaşmıştır. Eskiden sadece istihbarat örgütlerince kullanılan ve teknolojileri kamuoyundan saklanan mikro kameraları bugün her isteyenin satın alması mümkündür.
Kravat, kol saati, masa lambası veya saati, kalem, gözlük, mont, elektrik prizi, kitap, çakmak, kalemtıraş, şapka, taşınabilir radyo, oyuncak, çağrı aleti, telefon, duman detektörleri, bitki 6 gibi yerlere yerleştirilebilen mikro kameralar sayesinde, hiç fark ettirilmeden görüntü alınabilmektedir. Her geçen gün daha da küçülen bu kameraların boyutları iki milimetre ile birkaç santimetre arasında değişmektedir.7 Aynı mikro kameraları yukarıda saydığımız cihazlara olduğu gibi çeşitli hayvanların üzerine yerleştirmek de mümkün olabilmektedir.
Kravat, kol saati, masa lambası veya saati, kalem, gözlük, mont, elektrik prizi, kitap, çakmak, kalemtıraş, şapka, taşınabilir radyo, oyuncak, çağrı aleti, telefon, duman detektörleri, bitki 6 gibi yerlere yerleştirilebilen mikro kameralar sayesinde, hiç fark ettirilmeden görüntü alınabilmektedir. Her geçen gün daha da küçülen bu kameraların boyutları iki milimetre ile birkaç santimetre arasında değişmektedir.7 Aynı mikro kameraları yukarıda saydığımız cihazlara olduğu gibi çeşitli hayvanların üzerine yerleştirmek de mümkün olabilmektedir.

Hz. Süleyman (as)'ın Dişi Karıncayı Anlaması

Nihayet karınca vadisine geldiklerinde, bir dişi karınca dedi ki: "Ey karınca topluluğu, kendi yuvalarınıza girin, Süleyman ve orduları, farkında olmaksızın sizi kırıp-geçmesin." 
(Neml Suresi, 18)
Üstteki ayetten şu gibi yorumlar yapılabilir:
Dişi karınca, vadiye gelenlerin Hz. Süleyman (as)'ın ordusu olduğunu anlamaktadır. Burada son derece şuurlu bir tanıma vardır. Bu vadide bulunan karıncaların kendi aralarında konuşmaları, çevrelerinde olup biten olayların tam olarak şuurunda olmaları, farklı bir topluluk olabileceklerine işaret olabilir. Bu şuurlu davranış, söz konusu canlıların cin olma ihtimalini akla getirmektedir. (En doğrusunu Allah bilir)
Ants
Ayrıca burada herhangi bir karıncadan bahsedilmemektedir. "Karınca vadisi" denen özel bir yere ve özel karıncalara dikkat çekilmektedir. Bu da söz konusu canlıların cin olma ihtimalini kuvvetlendirmektedir.
(Süleyman) Bu sözü üzerine tebessüm edip güldü ve dedi ki: "Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın salih bir amelde bulunmamı ilham et ve beni rahmetinle salih kulların arasına kat." (Neml Suresi, 19)
nehir manzarası
Göklerde ve yerde olan ne varsa, canlılar ve melekler Allah'a secde ederler ve onlar büyüklük taslamazlar. Üstlerinden (her an bir azab göndermeye kadir olan) Rablerinden korkarlar ve emrolundukları şeyi yaparlar. (Nahl Suresi, 49-50)
Hz. Süleyman (as)'ın, karıncaların kendi aralarındaki konuşmalarını duymasında da ahir zamanda bilgisayar teknolojisinde yaşanacak olan gelişmelere yönelik bazı dikkat çekici işaretler bulunuyor olabilir.
Günümüzde "Silikon Vadisi" terimi teknoloji dünyasının merkezini ifade etmektedir. Hz. Süleyman (as) Kıssası'nda da bir "karınca vadisi"nden bahsedilmesi son derece manidardır. Allah bu ayetle ahir zamanda yaşanacak olan ileri bir teknolojiye dikkat çekiyor olabilir.
Ayrıca günümüzde karıncalar ve bazı böcek türleri yüksek teknoloji alanında yoğun olarak kullanılmaktadır. Bu canlılar örnek alınarak geliştirilen robot projeleri, savunma sanayinden teknoloji alanına kadar pek çok alanda hizmet vermeyi amaçlamaktadır. Ayette bu gelişmelere de işaret olabilir.
1950 yıllarında Amerikalı akademisyenlerin bilgi ve tecrübelerini biraraya getirip, dünya pazarına girmek istemeleri sonucunda oluşturulan ve 4000 kilometrekarelik bir zemine yayılan Silikon Vadisi, California'daki Stanford Üniversitesi öncülüğünde kurulmuştur. Dünyanın dört bir yanındaki bilişim, enformasyon ve yüksek teknoloji üzerinde çalışan 8000 şirket bu bölgede toplanmıştır. Konularında en uzman 300.000'e yakın iyi yetişmiş bilim adamı, mühendis ve araştırmacı bu vadide yüksek teknoloji ürünlerinin geliştirilmesi için görev almakta, teknoloji alanında yaşanan gelişmelerin büyük bölümü bu bölgede gerçekleşmektedir.10

Rüzgarın Hz. Süleyman (as)'ın Emrine Verilmesi

Günümüzde rüzgar türbinleri pek çok ülkenin elektrik gereksinimini karşılamada çok yoğun olarak kullanılmaktadır. Rüzgar türbinleri 21. yüzyılın en önemli enerji kaynağı durumuna gelmiş ve yakıtla çalışan jeneratörlere ucuz ve verimli bir alternatif oluşturmuştur.
Süleyman için de, fırtına biçiminde esen rüzgara (boyun eğdirdik) ki, kendi emriyle, içinde bereketler kıldığımız yere akıp giderdi. Biz herşeyi bilenleriz. (Enbiya Suresi, 81)
Allah, rüzgarı, Hz. Süleyman (as)'ın emrine vermiş ve çeşitli işlerinde bir araç olarak kullanmasına imkan sağlamıştır. Bu ifadeyle Hz. Süleyman döneminde ve aynı şekilde ahir zamanda rüzgar enerjisinin, teknolojide kullanılacağına işaret ediliyor olabilir.
Hz. Süleyman (as)'ın emrine "fırtına biçimindeki rüzgarın" verildiğinin belirtilmesiyle, ahir zamanda gelişecek yüksek uçak teknolojisine de dikkat çekiliyor olabilir.
Süleyman için de, sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay (mesafe) olan rüzgara (boyun eğdirdik)… (Sebe Suresi, 12)
 Ayette yer alan "… sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay (mesafe) olan rüzgara (boyun eğdirdik)…" ifadesi ile Hz. Süleyman (as)'ın çeşitli bölgeler arasında hızlı bir şekilde hareket ettiğine dikkat çekiliyor olabilir.
Hz. Süleyman (as), kendi döneminde, günümüzdeki uçak teknolojisine benzer bir teknolojiyi kullanıp, rüzgarla hareket eden vasıtalar meydana getirmiş ve bunlar aracılığıyla birbirine uzak mesafeleri kısa sürede almış olabilir. Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir.
Ki O, elçilerini hidayetle ve hak din ile , diğer bütün dinlere karşı üstün kılmak için gönderdi. Şahid olarak Allah yeter. 
(Fetih Suresi, 28)

Uçakların kanatları, basınç farkı oluşturup taşıma meydana getirecek şekilde tasarlanmıştır. Uçuş, kanatların etrafında hareket eden havanın oluşturduğu taşıma sayesinde gerçekleşir. Uçağın ağırlığına eşit bir taşıma kuvveti yakalandığında, tekerlekler yerden kesilir ve uçak havalanır. Bu taşıma kuvveti şu şekilde ortaya çıkar:
Hava normal koşullarda dalgalar halinde, yumuşak bir akıma sahiptir. Fakat kanadın hareketiyle birlikte havanın akışı da değişir. Hava bölünür ve kanadın çevresinden geçer. Kanadın üst kısmı kambur şeklinde bir profile sahiptir. Birtakım fiziksel kanunlar nedeniyle kanadın üstünden geçen hava hızlanır ve kanadın üstündeki hava, kanadın altındaki havadan daha az basınç uygular. Diğer bir deyişle alttaki hava kanadı daha fazla yukarı kaldırırken üstündeki hava daha az aşağı iter. Bu basınç farklılıkları uçağın alttan yukarı doğru itilmesine ve yukarıya doğru çekilmesine yol açar. Bu durumda uçak yer çekimini yener ve havada kalmasını sağlayan taşıma kuvveti de oluşmuş olur. Ve uçak havalanır.
1- kaldırma
2- hızlı hareket eden havanın oluşturduğu basınç
3- kanat
4- hava
5- yavaş hareket eden havanın oluşturduğu basınç
Uçak havaya karşı hareket halindeyken oluşan kuvvete aerodinamik kuvvet denir. Uçağın ağırlğı, yani yer çekimi kuvveti, bir kütle kuvvetidir. Aerodinamik kuvvet ise uçağın etrafındaki hava ile temas halinde bulunduğu yüzeylerde oluşur. Bu kuvvetin yüzeye dik olan bileşenine "basınç", yüzeye teğet olan bileşenine ise "sürtünme kuvveti" denir. Toplam aerodinamik kuvvetin, uçağın hareket yönüne dik ve yukarı doğru olan bileşenine "taşıma", uçağın hareketi yönüne paralel ve geriye doğru olan bileşenine "sürüklenme", bu ikisine dik ve yana doğru olan bileşenine ise "yan kuvvet" denir. Uçağın, düşey düzlemdeki yatay uçuşunda taşıma kuvveti, yer çekimi kuvvetine zıt yönde etki etmektedir. Bu iki kuvvet eşit oldugunda, uçak havada sabit şekilde uçabilir.
6 - sürükleme
7- ağırlık
8- kaldırma
9- itme
21. yüzyılda uçaklar, 20. yüzyıldakilerden çok daha gelişmiş bir teknolojiye sahip olacaklar. Uçak şirketleri en az 800 yolcu taşıyabilecek ve ses hızının iki katı hızla hareket edebilen uçakların 21. yüzyılın ilk yarısında insanların hizmetine sunulacağını ifade ediyorlar. Amaç çok uzun mesafeleri hem çok daha ekonomik bir şekilde, hem de çok çabuk alabilmek.

Elektrik Kullanımına İşaretler

... Erimiş bakır madenini ona sel gibi akıttık... (Sebe Suresi, 12)
nehir manzarası
Ve onların içinden, sabrettikleri zaman emrimizle doğru yola iletip-yönelten önderler kıldık; onlar Bizim ayetlerimize kesin bilgiyle inanıyorlardı. (Secde Suresi, 24)

Sebe Suresi'nin 12. ayetinde geçen "aynel kıtri" ifadesi erimiş bakır olarak düşünülürse, bununla günümüzdeki elektrik sanayiine işaret ediliyor olması muhtemeldir. Isıyı ve elektriği en iyi ileten metallerden biri olan bakır, yüksek teknolojinin en temel maddelerinden biridir.
Allah'ın Hz. Süleyman (as)'ın emrine verdiği büyük nimetlerden biri "erimiş bakır madeni"dir. Bu ayeti, farklı şekillerde yorumlamak mümkündür.
Hz. Süleyman emrindeki şeytan ve cinleri kullanarak erimiş bakırdan hem dekorasyon, hem de kullanım amaçlı geniş çanaklar, kazanlar ve heykeller yaptırmış olabilir. Nitekim bu çanak, kazan ve heykellerden ayetlerde söz edilmektedir. (Sebe Suresi, 13)
Erimiş bakırın kullanılması ile, Hz. Süleyman döneminde elektrik kullanılan yüksek bir teknolojinin varlığına da işaret ediliyor olabilir. Bilindiği gibi bakır, elektriği ve ısıyı en iyi ileten metallerden biridir ve bu yönüyle elektrik sanayiinin temelini oluşturmaktadır. Dünyada üretilen bakırın önemli bir bölümü elektrik sanayiinde kullanılmaktadır.
Hz. Süleyman döneminde yüksek miktarda üretilen elektrik, inşaat ve ulaşım gibi pek çok alanda kulanılmış olabilir. Ayette geçen "sel gibi akıttık" ifadesi de bu kullanımın çok geniş alanlara yayıldığına işaret ediyor olabilir. (En doğrusunu Allah bilir)
Ayette geçen "aynel kıtri" ifadesi bazı müfessirler tarafından petrol olarak yorumlanmaktadır. Günümüzde petrol, yüksek teknolojinin en temel hammaddesidir. Hz. Süleyman da petrolü, kendi döneminin teknolojisinin işleyişinde çok yoğun olarak kullanmış olabilir. (Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir.)

Cin ve Şeytanların Hz. Süleyman (as)'ın Emrine Verilmesi

... Onun eli altında Rabbinin izniyle iş gören bir kısım cinler vardı. Onlardan kim bizim emrimizden çıkıp-sapacak olsa, ona çılgın ateşin azabından taddırırdık. (Sebe Suresi, 12)
pearlsAllah'ın Hz. Süleyman (as)'a verdiği bir diğer nimet de birtakım şeytan ve cinleri ona hizmetçi kılmasıdır. Hz. Süleyman (as), emrine verilen cin ve şeytanları ordusunda, sanatsal çalışmalarında ve inşa faaliyetlerinde türlü görevler vererek kullanmıştır.
Böylece rüzgarı onun buyruğu altına verdik. Onun emriyle dilediği yöne yumuşakça eserdi. Şeytanları da; her bina ustasını ve dalgıç olanı. (Sad Suresi, 36-37)
Hz. Süleyman (as)'ın emrine şeytanların verilmesi, ona Allah'tan çok büyük bir lütuftur. Çünkü şeytan yeryüzünün pek çok ilmine ve dünya üzerinde gerçekleşen  olayların gizli veya açık  bilgilerine sahip bir varlıktır. Böyle bir ilme sahip olan bir varlığı emrinde bulundurmak, Hz. Süleyman (as)'a hem diğer ülkelerle olan ilişkilerinde, hem de kendi ülkesini yönlendirmesinde çok büyük kolaylıklar sağlamış olabilir.
Onun için denizde dalgıçlık yapan ve bundan başka iş(ler) de gören şeytanlardan kimseleri de (emrine verdik). Biz onların koruyucuları idik. (Enbiya Suresi, 82)
nehir manzarası
Andolsun, Davud'a ve Süleyman'a bir ilim verdik: "Bizi inanmış kullarından birçoğuna gore üstün kılan Allah'a hamdolsun."dediler. (Neml Suresi, 15)
Günümüzde deniz altındaki yataklar, petrol araştırmalarının
önemli bir bölümünü oluşturur. Platformlar aracılığı ile
açılan kuyular için yüzlerce metre derine inilir.
Hz. Süleyman bu dalgıç şeytanları çok farklı görevlerde istihdam etmiş olabilir. Şeytanlar istihbarat ya da askeri amaçlı görevler almış olabilecekleri gibi, bilimsel görevler de yapmış olabilirler. Örneğin Hz. Süleyman onları deniz altındaki zenginliklerin işlenerek, insanların hizmetine sokulması için gerekli araştırmaların yapılması gibi görevlerde kullanmış olabilir.
Bu ayetten sadece toprak üstünün değil, deniz altının da işlenmesinin önemi anlaşılmaktadır. Ancak deniz altındaki petrol, altın gibi kıymetli madenlerin çıkarılıp işlenmesi, insanlara faydalı ve kullanılır hale getirilmesi için çok yüksek bir teknoloji gerekmektedir. Geçmişte şeytanlar Hz. Süleyman (as)'a bu teknik desteği ve insan gücünü sağlamış olabilirler.
Ahir zamanda ise Allah'ın insanların hizmetine verdiği modern teknolojik aletler, araçlar ve denizaltılar sayesinde, deniz altı zenginliklerinin ortaya çıkarılması daha da kolaylaşmaktadır.  Ayette  bu yönde bir işaret olması muhtemeldir.
Ayette ayrıca deniz altında bulunan inci, mercan gibi süs eşyalarının ve diğer nimetlerin değerlendirilmesine de dikkat çekiliyor olabilir. (Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir.)
Önceki sayfadaki ayetin sonunda Allah "... Biz onların koruyucuları idik." şeklinde belirtmektedir. Bu ayetle, Hz. Süleyman (as)'ın emrinde denizin derinliklerinde görev yapan dalgıç şeytanların, göklerin ve yerin Rabbi olan Allah'ın kontrolünde olduğu bir kez daha hatırlatılmaktadır. Allah, şeytanların, hiçbir şekilde Hz. Süleyman'a isyan etmelerine imkan tanımayacak bir gücü de Kendinden bir rahmet olarak peygamberine armağan etmiştir.
Ona dilediği şekilde kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar yaparlardı...(Sebe Suresi, 13)
Yukarıdaki ayetten sanat eserlerini Hz. Süleyman (as)'ın talimat ve yönlendirmeleriyle, cin ve şeytanların yaptıkları anlaşılmaktadır. Hz. Süleyman (as)'ın, bizzat kendi tarifleriyle çok ihtişamlı sanat eserleri yaptırması, onun çok güçlü bir estetik ve sanat anlayışına sahip olduğuna dikkat çekmektedir.
Rabbinin nimetini durmaksızın anlat. (Duha Suresi,11)
nehir manzarası
Senin zikrini (şanını) yüceltmedik mi? (İnşirah Suresi, 4)
Demek ki, gerçekten zorlukla beraber kolaylık vardır. (İnşirah Suresi, 5)

Tüm Nimetler Allah'ın Birer Lütfudur

Hz. Süleyman Allah'ın kendisine lütfettiği tüm gücü ve mülkü, Allah'ın dinini en güzel şekilde temsil ve tebliğ etmek, Rabbimizin eşsiz ve görkemli saltanatının herkes tarafından fark edilmesine vesile olmak ve bu yolla din ahlakını yaymak için kullanmıştır. Onun bu akıl, ilim ve sanat gücü karşısında insanlar Allah'a iman etmeleri için yapılan davete daha kolay teslim olmuşlardır. Hz. Süleyman Allah'a olan bağlılığının karşılığını en güzel şekilde almış ve tüm dünyaca tanınan çok büyük bir hakimiyet elde etmiştir. Binlerce yıldan beri Hz. Süleyman (as)'ın güç ve iktidarı, pek çok insanın gözünü kamaştırmış, çeşitli romanlara, tablolara, filmlere konu olmuştur.
nehir manzarası
Ve sizin için ona, zorlu-savaşınızda sizi korusun diye, '(madeni) giyim-sanatını' öğrettik. Buna rağmen siz şükredenler misiniz? (Enbiya Suresi, 80)
Bu bölüm boyunca Hz. Süleyman (as)'a verilen üstün ilimlerden ve çeşitli nimetlerden bahsettik. Ancak bu konuda özellikle vurgulanması gereken bir husus bulunmaktadır. Ayetlerde tüm bu nimetleri verenin, ilimleri kavratanın ve tüm olayları yapanın gerçekte alemlerin Rabbi olan Allah olduğu belirtilmektedir. Hz. Süleyman (as)'ın her yaptığı Allah'ın dilemesi ve takdiriyle gerçekleşmektedir. Örneğin Allah ayetinde, "Süleyman'a (hükmü) kavrattık" şeklinde buyurmaktadır. (Enbiya Suresi, 79) Bu ayetten hiçbir insanın Allah dilemedikçe hiçbir hikmeti fark edemeyeceği, hüküm veremeyeceği anlaşılmaktadır. Bir insanın kendi kudretiyle bir olayı kavraması, yargıya varıp bir hüküm vermesi kesinlikle mümkün değildir. Çünkü hükmü veren Allah'tır. O hüküm ve hikmet sahibi olandır. Kararı veren kişi ise ancak bir vesiledir. Allah dilediği için o kararı verebilmektedir.
Aynı ayetin devamında dağların ve kuşların Hz. Süleyman (as)'ın babası olan Hz. Davud ile birlikte boyun eğdikleri belirtildikten sonra "Bunları yapanlar Biz idik" şeklinde bildirilmektedir. Hz. Davud'a giyim sanatını öğreten, rüzgara boyun eğdiren, erimiş bakırı Hz. Süleyman (as)'ın emrine akıtan Allah'tır. Allah Enbiya Suresi'nin 81. ayetinde "Biz herşeyi bilenleriz" şeklinde buyurmaktadır. Hiçbir insanın Allah dilemedikçe bir ilme sahip olması mümkün değildir. Kişi yıllardır okuduğu ya da öğrendiği bilgiler neticesinde kendisini bilgili bir insan olarak görebilir. Ancak ilmi verenin Allah olduğunu asla unutmamak gerekir. Çünkü bir insanın herhangi bir ilme sahip olması, Allah'ın o kişiye kaderinde bir ilim vermesinin bir sonucudur. Meleklerin "Sen yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten Sen, herşeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın." (Bakara Suresi, 32)şeklindeki sözleri, bu gerçeği açık şekilde ifade etmektedir.


ELEKTRONİK PRANGA

Hz. Süleyman (as)'ın Görkemli Hakimiyeti ve Güçlü Ordusu

Süleyman'a cinlerden, insanlardan ve kuşlardan orduları toplandı ve bunlar bölükler halinde dağıtıldı. (Neml Suresi, 17)

Hz. Süleyman (as), eşi ve benzeri görülmemiş, çok güçlü bir orduya sahiptir. Bu ordu, cinlerden, kuşlardan ve insanlardan oluşmaktadır ve çok güçlü bir istihbarat ağıyla desteklenmektedir.
Ayette Hz. Süleyman (as)'ın tek bir ordusunun değil, ordularının olduğundan bahsedilmektedir. Bu çoğul kelime onun ordusunun gücünün ve sayıca üstünlüğünün de bir ifadesidir.
Hz. Süleyman (as)'ın ordusunun en dikkat çekici yönlerinden biri ise disiplinidir. Cinler, kuşlar ve insanlar gibi üç farklı topluluk aynı ordu içinde, büyük bir uyumla görev almakta, ordudaki düzende en ufak bir aksaklık yaşanmamaktadır.
Ordusunun cinler ve şeytanlarla desteklenmesi, Hz. Süleyman (as)'a pek çok açıdan üstünlük sağlamıştır. Bu varlıklar insanların yapamadıkları pek çok şeyi kolaylıkla yapabilirler. "... Çünkü o ve taraftarları, (kendilerini göremeyeceğiniz yerden) sizleri görmektedir..." (Araf Suresi, 27) ayetiyle bildirildiği gibi, kendilerini göstermeden insanları görebilirler. Bu özellik, cinlere istihbarat konusunda çok büyük kolaylıklar sağlamaktadır.
Böylece rüzgarı onun buyruğu altına verdik. Onun emriyle dilediği yöne yumuşakça eserdi. Şeytanları da; her bina ustasını ve dalgıç olanı. Ve (kötülük yapmamaları için) sağlam kementlerle birbirine bağlanmış diğerlerini. (Sad Suresi, 36-38)
Ayette geçen "sağlam kementlerle birbirine bağlanmış" ifadesi, Hz. Süleyman (as)'ın, hizmetine verilmiş olan cin ve şeytanlar üzerinde çok büyük bir hakimiyeti olduğuna işaret etmektedir.
orman manzarası
İman edenler ve imanlarını zulümle karıştırmayanlar, işte güvenlik onlar içindir ve onlar hidayete ermişlerdir. (Enam Suresi, 82)
Gerçek şu ki, ben bir muvahhid olarak yüzünü gökeleri ve yeri yartana çevirdim. Ve ben müşriklerden değilim. (Enam Suresi, 79)
Bu bilgiler, Hz. Süleyman (as)'ın hakimiyetinin sadece dindar ve teslim olmuş cinleri değil, inkarcıları da kapsadığını ortaya koymaktadır. Bu ayetten Hz. Süleyman (as)'ın şeytanları, şeytanın etkisi altındaki insanları ve dinsiz kimseleri zararsız hale getirdiği anlaşılmaktadır. Dahası onları İslam'a faydalı hale getirmiş, onlara çeşitli görevler vermiştir.
Allah bu ayette, İslam ahlakının yaşandığı bir ortamda şeytani mizaca sahip olan kötü niyetli insanların topluma zarar vermelerinin engellenmesi gerektiğine işaret ediyor olabilir. Bu kimseleri Allah yolundaki bir hizmette görevlendirmek ise hem olası zararları engelleyecek, hem de İslam adına bir fayda oluşmasına vesile olacaktır.
Bu ayetle insanlara zulmeden, kötülük yapan, yeryüzünde fitne çıkaran şeytan karakterli kişilerin çok sıkı bir kontrol sistemi ile denetlenmeleri gerektiğine işaret ediliyor olabilir. Bu kişilerin halkın arasına karışarak insanlara zarar vermeleri engellenmelidir.
Allah bu ayetiyle ahir zamanda suçluların cezalandırılmasında uygulanacak olan yöntemlere dikkat çekmiş olabilir. O dönemde suçluların topluma zarar vermeleri engellenecek, ancak bu kişiler, çeşitli hizmetlerde çalıştırılarak insanlara faydalı hale getirilecek olabilirler.
Ayette bildirilen "sağlam kementler" ifadesiyle, Allah, ahir zamanda kullanılan elektronik pranga benzeri bir güvenlik sistemine dikkat çekiyor olabilir. Bu şekilde söz konusu kişilerin kaçmaları, hem kendilerine hem de çevrelerindeki insanlara zarar vermeleri engellenecektir.
Kuşları denetledikten sonra dedi ki: "Hüdhüd'ü neden göremiyorum, yoksa kaybolanlardan mı oldu? Onu gerçekten şiddetli bir azabla azablandıracağım, ya da onu boğazlayacağım veya o, bana apaçık olan bir delil getirmelidir." (Neml Suresi, 20-21)
Bu ayetler göstermektedir ki, Hz. Süleyman, ordusunu düzenli olarak teftiş ediyor, bir aksaklık olduğunda bunu hemen fark ediyor ve gereken önlemleri alıyordu. Disiplini bozacak hareketlerde bulunulmasına kesinlikle izin vermiyordu. İzinsiz ve habersiz olarak ortadan kaybolmanın çok önemli bir hata olduğu Hz. Süleyman (as)'ın yukarıdaki sözlerinden anlaşılmaktadır.
"Sen onlara dön, Biz onlara öyle ordularla geliriz ki, onların karşı koymaları mümkün değil ve Biz onları oradan horlanmış-aşağılanmış ve küçük düşürülmüşler olarak sürüp çıkarırız." (Neml Suresi, 37)
Hz. Süleyman (as), Sebe Melikesi'nden hediyeler getiren ulaklara yukarıdaki şekilde seslenmektedir.  Bu sözlerde görüldüğü gibi, hiçbir şekilde hediye kabul etmeyeceğini belirtmiş, böylece Sebe Melikesi'nin kendisine teslim olması konusunda ne kadar kararlı olduğunu da göstermiştir.
Günümüzde başta ABD olmak üzere bazı ülkelerde suçluları cezalandırmada elektronik pranga sistemi kullanılmaktadır. Bazı suçlular ayaklarına bağlanan bir pranga ile ev hapsinde tutulmaktadırlar. Bu pranga, hapishane yerine, evinde ya da kaldığı yerin yakın çevresindeki dar bir alan içinde hapis uygulamasına maruz kalan suçlu ve sanıklara takılmaktadır. Elektronik pranga, takılan kişinin hareketlerinin 24 saat takip edilmesini sağlamaktadır. Prangayı taşıyan kişi, genellikle çapı 80 kilometreyi aşmayan bir alanda hareket serbestliğine sahiptir, ancak bu alanın dışına çıkmaya yeltendiğinde, güvenlik birimleri alarma geçmekte ve polisler hemen müdahalede bulunmaktadırlar.13 Böylece kişi hem günlük yaşamını belli sınırlar çerçevesinde sürdürmekte, hem de suç işleyemeyeceğini bilmektedir.
Bu ayetten ayrıca, Hz. Süleyman (as)'ın ordusunun o dönemde hiçbir ülkenin ordusunun karşı koyamayacağı kadar üstün bir güçte olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim ilerleyen sayfalarda görüleceği gibi, Sebe yöneticileri bu haberi aldıklarında, teslim olmaktan başka bir çareleri olmadığını anlamışlardır. Bu da, onların Hz. Süleyman (as)'ın ordusunun yenilmezliğini bildiklerinin bir göstergesidir.